Kalem özgeçmişim

Standard

Kalemlerle olan ilişkim 25 seneyi bulan (!) hala da daha devam eden eğitim hayatım sayesinde çok eskilere dayanır. İlk başlarda o zamanlarda çoğu çocuğun olduğu gibi benim kalemkutum da Atlas marka rengarenk ama maksimum 2 hafta ömrü olan mekanik kalemler, fosforlu sarı renkli, kokulu Arı Maya silgileri ya da bildiğiniz kurşun kalemlerle doluydu. Ama annem peyzaj mimarı olduğu için o yıllarda bile evimiz çeşit çeşit rapidolar, cetveller, rotring mekanik kalemler ile doluydu. İlkokulun son yılları anadolu liseleri sınavına hazırlandığım için kalem kullanmaktan zaman zaman ellerim nasır tuttu.

İlkokul yıllarımda herkesin kalem kutusunda mutlaka bulunan muhteşem ikili

İlkokul sonrasında çabalarım işe yaramış ve İstanbul’a yatılı okumak için Kadıköy Anadolu Lisesini kazanmıştım. Hatırladığım ilk kalemimde İstanbul’a gitmek için evden ilk ayrılırken arkadaşlarımın hediye ettiği “yumurtlayan kalem” denen içinde uçları olan, bir uç körelince, çıkarılıp arkaya takılan bu sayede öne daha sivri olan ucun geldiği kalemdi. Bir süre benim için en değerli kalem bu kalemdi ancak kalem geçmişimde çokça olduğu üzere bu kalem de bir süre sonra kayboldu. Büyük ihtimalle ilk kalem kaybedişim değildi, fakat çok üzüldüğümü hala net olarak hatırlayabiliyorum.

Yumurtlayan Kalem

Ortaokulu kazandığımda, İstanbul'a giderken arkadaşlarımın hediye ettikleri "yumurtlayan kalem"

Kadıköy Anadolu Lisesi’nde okuduğum yıllarda parasız yatılı olduğum için devlet bize bir takım kırtasiye yardımı yapardı. Senenin başında pansiyon müdür yardımcısı parasız yatılıları tek tek etüdlerden çağırır ve onlara çeşitli defterler, tükenmez kalemler, kurşun kalemlerden oluşan bir paket verirdi. Paketin içeriğini FeiFei marka Çin menşeili kalem (bu kalemlerin genelde içleri bozuk olurdu ve siz açtıkça ucu kopardı), emar denilen yazı yazmaktan çok etüd abilerinin bize vurmak için kullandıkları tükenmez kalemler (http://www.eksisozluk.com/show.asp?t=%231731329), bir başka çeşit tükenmez kalem (ilk açılması için dakikalarca salladığımız, çakmakla ucunu ısıttığımız ancak bu işlemlerden sonra yazmaya başlayan), yeşil olan sonradan kanserojen oldukları anlaşılan klasik silgilerden oluştuğu için çok fazla kullanamazdık ama defterler çok iş görürdü.

Bu yıllarda okulda bulduğum Rotring’in Triopen’i, edindiğim ilk “kült kalem” oldu. Bu kalemin özelliği içinde bir 0.5 kalem, bir mavi tükenmez kalem, bir de kırmızı tükenmez kalem barındırmasıydı ve oldukça kullanışlı bir kalemdi. Benim için çok lüks gibi gelmiş olsa gerek, okulda bulduğumu söylemeden anneme hediye ettim ve uzun yıllar o kullandı. Hala da sorunsuzca çalışır.

RotringTrio

Okulda bulduğum, sonrasında bulduğumu söylemeden anneme hediye ettiğim kalem, Rotring Triopen!

Kadıköy Anadolu yılları da çabuk geçti diyebilirim. Yine o sınav benim, şu sınav senin koşturduğum için türlü türlü kalemler kullandım. Genelde kalem kutum tombow ya da rotring marka mekanik kalemlerden oluşuyordu. Artık benim için normal kurşun kalemlerin devri bitmişti, çünkü bu kalemlerle kağıtta yazı yazarken oluşan histen nefret etmeye başlamıştım.

2. kült kalemim bir hediyeydi. Annem üniversiteyi kazandığım için bana bir ahşap Faber Castell E-Motion aldı. Bu kalem oldukça şıktı ve kullanışı kolay bir kalemdi. Gerçi uzun yazı yazmak için ideal değildi ama günlük notları alırken ya da kısa bir şeyler yazmak için iyi bir kalemdi.

Annemin üniversiteyi kazandığım için aldığı Faber-Castell Emotion Kalem

Üniversitedeki yıllarımda kalemi normal insanlardan değişik bir şekilde tuttuğumu farkettim. Bu yüzden çok uzun süre kalem kullandığımda parmaklarım ağrıyordu ve parmaklarımın kalemle temas ettiği yerler nasır tutuyordu. Buna çözüm olarak değişik kalemler almaya başladım, bu sayede her kalemin değişik şekli yüzünden elimdeyken farklı yerlere temas ediyorlar, böylelikle de elimde nasırlar oluşmuyordu. Bunu fark etmemle kalem takıntım da başlamış oldu. Daha önceden en fazla birkaç kalemi olan ben her sınav ödev döneminde soluğu kırtasiye de alıyor ve değişik marka bir kalem ediniyordum. Bu böyle gittikçe kalem üreticilerinin sitelerinden modellerini kontrol etmeye ve kendime değişik kalemler bulmaya başladım.

Üniversite dönemim çok uzun geçtiği için ve iki değişik bölüm okuduğum için (Elektronik müh. ve İç mimarlık) yüzlerce çeşit kalem aldım, kullandım. Özellikle iç mimarlık yıllarımda çeşit çeşit kalemler, Kurecolor’lar vs… kullandım.

Yine bir sınav öncesindeki kırtasiye ziyaretlerimden birinde hep şüpheyle baktığım ve bana o güne kadar hiç cazip gelmeyen dolma kalemlerden bir tane (ucuz olanlardan !) aldım. Ve sonuç oldukça tatmin ediciydi. Genelde kurşun kalemi tercih eden ben, dolma kalemin kağıt üzerindeki akıcılığını çok sevmiştim. O kalemi kaybedince, tekrar ucuz bir marka denedim (Avant) ve ondan da oldukça memnun kaldım. Böylelikle dolma kalem sevdam da başlamış oldu. Artık kült bir dolma kalem alma sırası gelmişti ve bir gün bir çılgınlık yaptım ve bir seferde bir kırtasiyede en çok harcadığım meblayı ödeyerek bir Lamy Safari’ye ulaşmış oldum.

Bir seferde en çok para vererek aldığım ve en karizmatik kalemim

Kalem özgeçmişim, bu anlattıklarımla bugüne gelmiş oldu.

Bir cevap »

Yorum bırakın